COK SEV

Çok sev,
Kapının önünde terliğini bırakacak kadar
Çok sev birini.
Yalın ayak koşarken kaldırımlarda,
Bir tekini düşürecek kadar sev.
Kapının eşiğine oturmuş bir kedi,
Kedi, perdesi soluk pencere gibi kirli.
Yazılı duvarlar gibi bakıyor içeriye.
Iki tıklamadan sonra
Içeri girip girmek arasında kararsız kalıyor.
Kirli bir kediyi avucuna alıp
Çiçek sever gibi sevmek lazım.
Bu da güzel bir sevme sekliymiş.
Daha önce birine beyaz demiştim.
Şimdi de sana mavi diyorum.
Gökyüzünü de seviyorum hani.
Kapısı mavi olan her ahşap evin
Önünden geçerken seni hatırlamayı
Unutmuyorum her defasında.
Ahşap evleri de seviyorum.
Beyaz boyalı taştan evleri de...
Gece yarısı alelacele uyanıp
Kana kana su içiyorum hâlâ.
Soğuk bir rüyadan uyanırken
Seni de düşlemeyi unutmuyorum  hani
Ve hep okyanusa su döküyorum.
Hâlâ mevsim yaz sanıyorum.
Boğazımda çıkan sivilcelerimi
Patlatırken savaşıyorum kendimle.
Yakında okula yazdıracağım onları.
Çiçekleri sever gibi seviyorum
Ve en çok da gelincik gibi...
Dokunsam dağılacak,
Dokunmasam titreyecek elim.
Ama ben uzatıp da burnumu,
Nehir kenarında susayan ceylan gibi
Uzanıp kokluyorum sadece.
Böyle daha çok seviyorum gelincigi.
Seni de seviyorum hani.
Ayakkabımın tekini unutmuş gibi
Sana yalın ayak koşarken...
Terliklerimi kapının önüne koyup,
Içeri girmek ve girmemek arasında
Kararsız kalır gibi korkak...
Bak bu da ayrı bir sevmek oluyor.
Yazılı duvarlar gibi dokun içime.
Bisikletini merdivenin altına koy,
Üst komşu Figen Abla
Sevmiyor dağınıklığı pek.
Sev , çok sev...
Çok giz,
Çok barış,
Çok yaşa...
Bir tekini unut gelirken.
Kapının önüne koy neyin varsa.
Biz bize yeteriz elbet.
Ve kediye mama vermeyi unutma...

Yorumlar