NİLÜFER



Ait olamadığım yerden geldim. 
Tüm o mavilik işleri, burnumda tütüyor.
Düştüğüm yerlerden geçip,
Göğü seyre daldığım zamanlar,
Sağ cebimde on yaşımın masumluğu...
Sanki ellerimi uzatsam,
Ellerim, ki bilirsin....
Ah!
Nasıl göğebakanım.
Az daha uzatsam göğü çekip yere indireceğim.

Ait olamadığım yerlerden geldim.
Ölü toprağın ben hariç her şeyi
Kabul ettiği yerden...
Üstümde bir ton mavinin ağır yükü.
Ellerimle diğer cebimi tutuyorum.
Cebimde şimdiki yaşımın mutsuzluğu.

Benim geldiğim yerler hep sulaktı.
Bu yüzden gözlerim suya hasret, öp biraz.
Benim geldiğim mahallede
Turuncu bir kadın vardı.
Ellerim hep güneşe hasret, tut biraz.
Ki ellerim, bilirsin
Ellerimde Tanrının izi.
Bir ağaca dokunuyorum
Ağacın boynu bükük...
Biraz türkü dinliyorum.
Bu türkü en çok dedeme benziyor.
Sanki biraz daha dinlesem
On yaşımı bulacakmışım gibi,
Sanki yine büyüyecekmişim gibi.
Annemin beni doğurduğu yaşını
Yine geçecekmişim gibi...
Sanki köksüz de yaşabilirmişim gibi...
Orada,
Boynu bükük bir ağacın gölgesinde,
Beyazıma karışmış renkleri ayıklarken,
Tanrının beni yaka paça
Geri alacağı günü bekliyorum.





Yorumlar