GÖKYÜZÜNE BAKMAYI UNUTMA
Mavili beyazlı, bahçesine nilüfer ekebileceğim
Bir yeri, kapı önü ahşap merdivenli
En çok papatya ve gelincik iç içe dizilmiş
Bir evi hayal ediyorum, yine ...
Çocukluğumda pikniğe gittiğimiz dağın
Üzerinde gördüğüm şekilde tıpkı.
Bizim sokakta bir tek benim kapıma
Süt ve gazete bırakmıyor çocuk.
Hâlâ kedisiz olduğum için mi bilmiyorum.
Bu aralar alışırım diye hiçbir şey yapamıyorum.
Hâlâ kahveyi fazla içiyorum,
Ve sade...
Hâlâ mavinin gökyüzünde durduğu rengi seviyorum.
Hiçbir şeyi ümit etmiyorum.
Belki yarın olmaz diye,
Sabah beş'e kadar hiç uyumuyorum.
Gittiğinden beri saçlarımı hiç uzatmadım.
Kulak hizasında ve dağınık bıraktım.
Boynuma dokunmasını istemiyorum hiçbir şeyin.
Sabah akşam balkonda aşağıyı izliyorum.
Aşağı inmek zor geliyor.
Yukarıdaki yaz kış tütün sarıyor.
Balkon demirlerim hep küllü bu aralar.
Yukarı çıkmak zor geliyor.
Hâlâ kabus görüyorum
Sürekli uyanıyorum, hep uyanık...
Uykum hafiftir bilirsin
Beni en çok sen bilirsin hani.
Gittiğinde hiç ağlamayacağımı da bilirdin.
Hiç ağlamadım.
Hâlâ ağlamıyorum.
Hâlâ yalnız uyuyorum.
Yeni şairler, kitaplar ezberliyorum.
Karşı komşunun adını hep karıştırıyorum.
Sokağın az ilerisinde durup,
Biraz sonra tekrar yürüyorum.
Yere oturduğumda,
Pencereden sokak lambasını görebiliyorum.
Bu aralar en çok annemi özlüyorum.
Bir de kardeşimi...
Kordonda iki liraya çay içmeyi,
Bisiklete binenleri seyretmeyi sonra.
Sana bir sır vereyim;
Hâlâ bisiklet sürmeyi bilmiyorum.
Hiç öğrenmek de istemedim.
Belki dönersen, sen öğretirsin diye
Belki dönersen
Geçtiğin sokakları, baktığın evleri
Bulduğun insanları hiç unutma.
Kedisiz sokaklara denk gelirsen
Kapımın önünde belki sularsin diye
Boş bir saksı bıraktım.
Senden sonra kediler de kalmadı burada.
Hâlâ Çiçeksiz toprak koyuyorum kovalara.
Hâlâ bu dünyaya ait olamıyorum.
Bir semte , bir eve,
En çok da bir insana...
Doktor vitaminli şeyler yememi söylüyor.
Vitaminsiz şeyleri daha çok seviyorum oysa.
Hep aynı tabağı kullanıyorum
Aynı bardağı , aynı yastığı...
Hâlâ kanepede uyumayı seviyorum.
Sırt üstü ve yüz üstü uyumanın
Mutlulukla bir ilgisi olduğuna inanıyorum.
Maviyi en çok gökyüzünde seviyorum.
Bir de seni seviyorum.
Hâlâ seviyorum.
Kapının önüne bir saksı koyacak kadar.
Sen kimi nasıl seviyorsun ?
Biri nasıl göründüğüne bakmadan,
Yüzünü, burnunun ve kaşının
Sevecenligine bakmadan seviyorsa seni ,
Onu sakın bırakma olur mu?
Geçecek olan şeyleri sevmeden
Seni seveni,
Sana, hâlâ neden olduğunu bilmeden
Seni seviyorum diyenleri,
Asla yalnız bırakma.
Ben hâlâ buraya ait değilim.
Sen bir yere ait ol .
Bir şehire,
Bir kediye,
Bir sokağa,
Bir eve,
En çok da birine...
Yanındakine sana sarılmasını söyle.
Ben yapamıyorum çünkü.
Ve kendini iyi hissetmediginde
Gökyüzüne bakmayı sakin unutma.
Mavili beyazlı, bahçesine nilüfer ekebileceğim
Bir yeri, kapı önü ahşap merdivenli
En çok papatya ve gelincik iç içe dizilmiş
Bir evi hayal ediyorum, yine ...
Çocukluğumda pikniğe gittiğimiz dağın
Üzerinde gördüğüm şekilde tıpkı.
Bizim sokakta bir tek benim kapıma
Süt ve gazete bırakmıyor çocuk.
Hâlâ kedisiz olduğum için mi bilmiyorum.
Bu aralar alışırım diye hiçbir şey yapamıyorum.
Hâlâ kahveyi fazla içiyorum,
Ve sade...
Hâlâ mavinin gökyüzünde durduğu rengi seviyorum.
Hiçbir şeyi ümit etmiyorum.
Belki yarın olmaz diye,
Sabah beş'e kadar hiç uyumuyorum.
Gittiğinden beri saçlarımı hiç uzatmadım.
Kulak hizasında ve dağınık bıraktım.
Boynuma dokunmasını istemiyorum hiçbir şeyin.
Sabah akşam balkonda aşağıyı izliyorum.
Aşağı inmek zor geliyor.
Yukarıdaki yaz kış tütün sarıyor.
Balkon demirlerim hep küllü bu aralar.
Yukarı çıkmak zor geliyor.
Hâlâ kabus görüyorum
Sürekli uyanıyorum, hep uyanık...
Uykum hafiftir bilirsin
Beni en çok sen bilirsin hani.
Gittiğinde hiç ağlamayacağımı da bilirdin.
Hiç ağlamadım.
Hâlâ ağlamıyorum.
Hâlâ yalnız uyuyorum.
Yeni şairler, kitaplar ezberliyorum.
Karşı komşunun adını hep karıştırıyorum.
Sokağın az ilerisinde durup,
Biraz sonra tekrar yürüyorum.
Yere oturduğumda,
Pencereden sokak lambasını görebiliyorum.
Bu aralar en çok annemi özlüyorum.
Bir de kardeşimi...
Kordonda iki liraya çay içmeyi,
Bisiklete binenleri seyretmeyi sonra.
Sana bir sır vereyim;
Hâlâ bisiklet sürmeyi bilmiyorum.
Hiç öğrenmek de istemedim.
Belki dönersen, sen öğretirsin diye
Belki dönersen
Geçtiğin sokakları, baktığın evleri
Bulduğun insanları hiç unutma.
Kedisiz sokaklara denk gelirsen
Kapımın önünde belki sularsin diye
Boş bir saksı bıraktım.
Senden sonra kediler de kalmadı burada.
Hâlâ Çiçeksiz toprak koyuyorum kovalara.
Hâlâ bu dünyaya ait olamıyorum.
Bir semte , bir eve,
En çok da bir insana...
Doktor vitaminli şeyler yememi söylüyor.
Vitaminsiz şeyleri daha çok seviyorum oysa.
Hep aynı tabağı kullanıyorum
Aynı bardağı , aynı yastığı...
Hâlâ kanepede uyumayı seviyorum.
Sırt üstü ve yüz üstü uyumanın
Mutlulukla bir ilgisi olduğuna inanıyorum.
Maviyi en çok gökyüzünde seviyorum.
Bir de seni seviyorum.
Hâlâ seviyorum.
Kapının önüne bir saksı koyacak kadar.
Sen kimi nasıl seviyorsun ?
Biri nasıl göründüğüne bakmadan,
Yüzünü, burnunun ve kaşının
Sevecenligine bakmadan seviyorsa seni ,
Onu sakın bırakma olur mu?
Geçecek olan şeyleri sevmeden
Seni seveni,
Sana, hâlâ neden olduğunu bilmeden
Seni seviyorum diyenleri,
Asla yalnız bırakma.
Ben hâlâ buraya ait değilim.
Sen bir yere ait ol .
Bir şehire,
Bir kediye,
Bir sokağa,
Bir eve,
En çok da birine...
Yanındakine sana sarılmasını söyle.
Ben yapamıyorum çünkü.
Ve kendini iyi hissetmediginde
Gökyüzüne bakmayı sakin unutma.
Yorumlar
Yorum Gönder